26 Nisan 2011 Salı

BİZİ DAHA FAZLA ÇILDIRTMAYIN !

Sancılı bir seçim sürecine daha girerken ana akım partilerin seçim vaatleri kulaklarımızda yankılanmaya başladı. Bu vaatlerin ön plana çıkanları ise bizlere sanki genel seçimlere değil de özellikle İstanbul için yerel seçimlere gidiyormuşuz hissiyatı veriyor. Şehr-i İstanbul cazibeli projelerin merkezine oturtulmuş, seçim pazarlıklarının merkez gündemi haline gelmiş. İş öyle bir boyuta geldi ki, iktidar partisi açıkça bakkal hesabını yaptı; “Ben bu İstanbul’dan iki şehir çıkartırım.”

Bizler sürekli İstanbul’da yapılacak projelerin rant projeleri olduğunu, İstanbul’un sorunlarını ve yaşayanlarını dikkate almayarak kent mekanının sermayenin çıkarları ile şekillendirildiğini söylüyorduk. Biz bunları söyledikçe projelere ‘sosyal’ kılıflar giydirilmeye çalışıldı. Allı pullu reklamlarla, güzel yaşam vaatleriyle, “ben yaptım oldu”larla projeleri kabul ettirmeye çalıştılar. Şimdi de bu süslenmiş vaatler seçim kampanyalarında karşımıza çıkıyor. Ve bizler bir kez daha görüyoruz ki biz haklıyız; bu projeler rant projeleri, bu projeler kentimizdeki yaşamı hiçe sayan, tepedeninme-yerdenbitme binalar ile ‘kent olmadan kent’ler kurmayı amaçlayan projeler. Şehirlerin insanlarla, toplumsal olarak oluştuğunu unutan, varolan sosyal yapıyı hiçe sayan insansız projeler ile gözlerimiz boyanmaya çalışıyor.

İstanbul’un çıldırtan şehirleri…

Son olarak İktidar partisi, gösterişli seçim projelerinden biri olarak ‘İstanbul’a İki Yeni Şehir’ projesi yapacaklarını vaat ettiler. Projenin detaylarının çılgın proje ile birlikte 27 Nisan’da (yarın) açıklanacağı duyuruldu. Bundan birkaç ay önce de Amerika Birleşik Devletlerinde tasarlandığı söylenen ve İstanbul’un akciğerlerinin bulunduğu kuzey ormanlarının ortasına kurulan 3 milyonluk yeni bir yerleşim tasarımının görselleri ile sarsılmıştık. Bizleri neleri beklediğini bile bilmiyoruz; yaşamlarımızın ortasına oturacak projeler ‘çok yakında, pek yakında, az kaldı, çıldıracaksınız’ gibi reklam cümleleri ile hayatımıza sokuluyor.  Hala bir açıklığa kavuşmayan bu gökten inen tanımlanamayan şehirlere her gün yeni bir tanesinin eklendiğini söylemek abartı olmayacak.  Açıklayan açıklayana, bu projelerin kendi projeleri olduğunu beyan ederek sırtlayanlar öte yana!
Biz de, şehirlerin çıldırmaktan hallice, sakin olmaya çalışan insanları olarak açıklıyoruz: Şehirlerimiz zaten artık tek bir şehir değil! İstanbul’da iki şehir var!

AKP politikaları ile birlikte İstanbul’da zaten var olan kentsel ayrışma daha da hissedilir oldu.  Bir sınıf kapalı sitelerin içinde konuşlanırken, diğer sınıf şehrin uzaklarına kondurulan bloklarla görünmez kılınıyor. Eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma ve iş olanakları ellerinden alınan insanlar kentte eziyet çekmeye mahkum ediliyor. Karşılaşma alanlarının azaldığı, ortak yaşam alanlarının fiziksel projelerle de tahrip edildiği, şehrin yaşayanlarının bir araya gelme olanaklarının kaybolduğu,  yersiz yurtsuz bir kentleşmeyi yaşıyoruz. İkili bir şehir yapısı çoktan oluştu. Birbirini öteleyen iki kesimin oluşturduğu iki farklı kent!

Bu ikili yapı içerisinde kentimiz zaten çıldırmış durumda. İki şehrin ayrışmasını daha da belirginleştiren yeni projeler her gün devlet-özel sektör işbirliği ile hayatımıza sokuluyor. Doğamızın tahribi, yaşadığımız alanlarda karşılaştığımız yıkım, trafikte geçirdiğimiz saatler, kentimizden ve kentlimizden kopartan ve sorunların özündeki hiçbir derdimize çare olmayan göstermelik projelerle zaten çıldırmış durumdayız. 3.  Köprü projesi çılgınlıktır, Haydarpaşaport-Galataport projeleri çılgınlıktır, şehrin çeperlerine kurulan kente eklemlenemeyen TOKİ projeleri çılgınlıktır, insanların yaşadıkları alanlardan polis zoru ile atılması çılgınlıktır, okulların rant projeleri nedeniyle satılması çılgınlıktır, kamu arazilerinin özelleştirilmesi çılgınlıktır, orman alanlarının ortasına kurulan ultra lüks zengin yerleşimler çılgınlıktır, tarihi yıkıp yapay tarih yaratmak çılgınlıktır, kamusal mekan olarak sunulan ve bizleri sokaklardan kopartan onlarca alışveriş merkezi çılgınlıktır, tüketime odaklı kent yaratmaya çalışmak çılgınlıktır…   Sizce daha fazla çılgın projeye ihtiyacımız var mı? Bizler zaten çıldırmadık mı?

Bizler varolan iki şehri sonlandırıp tek bir şehirde herkesin eşit olanaklara sahip olduğu bir yaşam kurmak istiyoruz. Bizler çılgın projeler değil doğayı, emeği, yaşamı, insanı düşünen projeler istiyoruz. Çılgın projeleriniz sizlere kalsın, biz yaşama sahip çıkıyoruz!

İMECE-Toplumun Şehircilik Hareketi
26.04.2011