31 Ocak 2011 Pazartesi

Koruma Amaçlı İmar Planı - Cihangir Bölgesindeki Değişiklikler ve Düzenlemeler

Beyoğlu Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı
Cihangir Bölgesiyle ilgili değişiklikler ve düzenlemeler:
1- Yenileme Alanı:
Anıtlar Kurulu kararı ile arkeolojik sit alanı ilan edilmiş ve Roma Bahçesinin de içinde yer aldığı geniş bir bölge Yenileme Alanları olarak ilan edilmiştir.
Yenileme alanının sınırları kabaca şöyle:  Aşağıda Meclisi Mebusan Caddesinden başlıyor yukarı Defterdar Yokuşu’nun bir bölümünü kapsayarak devam ediyor ve Batarya Sokak boyunca devam edip Tüfekçi Salih Sokak’ın bir kısmını içererek Coşkun Sokaktan Akarsu Yokuşu’nun merdivenli kısmını içine alıyor; Kumrulu Yokuşunun bir kısmını katedip,  bu sokağın Cihangir İlk Öğretim Okulunun önündeki merdivenler kısmına kadar devam ediyor ve oradan okulun önündeki merdivenlerden aşağıya İlyas Çelebi Sokağa kadar iniyor. İlyas Çelebi Sokağın bir kısmını kapsayarak Enli Yokuştan aşağıya inip Meclisi Mebusan'la birleşiyor.

A- Bu bölge niçin 5366 sayılı yasa kapsamına alındı ?

B- Bu yasanın uygulanabilmesi için bölgenin yıpranmış ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş olması şartı aranmıyor mu ? 

C- Bu bölge içinde yaşayan semt sakinleri 5366 sayılı yasa hakkında bilgilendirildi mi ?

2- Roma ve Ege Bahçeleri yapılaşmaya açılıyor ve Roma Bahçesi dahil aşağıdaki alanlarda Sosyal ve Kültürel Tesisler inşa ediliyor.
1- Defterdar Cami önünde bulunan ve bugün otopark olarak kullanılan alana;
2- Tüfekçi Salih Sokağını Sanatkarlar Caddesine bağlayan merdivenlerin yanındaki yeşil alana (yamaç);
3- Roma bahçesinin hemen girişinde yer alan ve bugün çocuk parkının olduğu alana;
4- Arkeolojik sit alanı içinden geçen Sanatkarlar Mektebi Sokak üzerindeki bir alana (planda Tophane Hamamı olarak görünen yerin üst kısmına)
5- Kumrulu Yokuş ile Kumrulu Caddesinin birleştiği köşede bulunan alana Belediye Hizmet binası
6-  Akyol Caddesinden Meclisi Mebusan Yokuşuna inen Hardal Sokak üzerindeki alana (14 numaralı parsel)

7- Salı Pazarı Yokuşunda
Planda Sosyal ve Kültürel Tesislerle ilgili tanımlamada:
“İBB ve İlçe Belediyesince; kültür merkezleri, kütüphane, müze, sergi-konser-konferans salonları gibi kültürel yapılar, teknik eğitim merkezleri, bilgi-beceri-meslek edindirme kursları vb. gibi eğitim yapıları belediye idari birim şubeleri, muhtarlık gibi yönetimsel yapılar, huzurevleri, bakımevleri, kreş, öğrenci yurdu, nikah dairesi, kadın sığınma evleri, özürlüler eğitim merkezleri, aşevleri gibi sosyal yardım birimleri vb. gibi işlevler ile sem. ölçeğinde sağlık birimleri, küçük ölçekli sağlık tesisleri (ana çocuk sağlığı, dispanser, sağlık ocağı, rehabilitasyon merkezleri, güçsüzler evi, sığınma evleri, yetiştirme yurdu…vb.) yer alabilir.
Bu alanlarda Vakıflar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler ve Kamu Kurum ve Kuruluşları ile özel mülk sahipleri de kendi mülkiyetlerindeki taşınmazlarda planda verilen bu işlevi kullanabilir.
Bu alanlarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Beyoğlu Belediyesi ve kamu kurum kuruluşlar ile üniversitelerce günübirlik amaçlar için kullanılmak, konaklama tesisleri yer almamak koşulu ile misafirhane-sosyal tesis-dinlenme tesisi yapılabilir.diyor.
Sosyal ve kültürel tesis tanımlaması son derece esnek bir kavram. Aşevi, kreş, eğitim merkezi, kütüphane gibi kamuya açık ve herkesin istifade edebileceği merkezler olarak düzenlenebileceği gibi bir üniversite, vakıf ya da belediye mensuplarının yararlanabileceği biçimde de tasarlanabilir.

-    Bu alan üzerinde parsel sahibi olan kişiler “sosyal tesis (dinlenme tesisleri) ” kurabiliyor.

-    Planda elbette sosyal donatı alanları olacak ama bu alanların saptanması hangi ilkelerle yapılıyor ?

-    Sosyal donatı alanlarının yeşil alanların yok edilmesi pahasına yapılması kabul edilemez.

-    Roma Bahçesi girişine yapılacak sosyal tesis ile alanın geri kalan kısmı bu sosyal tesisin bahçesi haline getiriliyor.


3- Akarsu Caddesinden başlayarak Sıra Selviler ve Defterdar Yokuşu’nun bir kısmı kapsayarak Çukurcuma’ya doğru devam eden alan Konut + Ticaret alanı olarak ilan edilmiştir.
Söz konusu planda Plan İlkeleri tanımlanırken konut alanlarıyla ilgili olarak şu ilkeler benimsenmiş:
“Ticaret alanlarının Beyoğlu Kentsel Sit Alanının korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını zedeler ve konut alanlarını tehdit eder duruma genişlemesinin ortadan kaldırılması.”
“Lineer ticaret gelişimin sınırlandırılması, geleneksel mahalle - semt ticaret merkezlerinin özgün yapısına uygun biçimde oluşturulması.”
Planda ; “Cihangir, Pürtelaş, Kılıçalipaşa mahalleleri ve çevresinde toplanmış nitelikli konut alanları planda aynen korunmuştur. Bölgeye ihtiyaç olacak donatı alanlarının bir kısmı kayıp olan anıt eserlerin ihyaları ile karşılanmaya çalışılmıştır. Bölge genelinde bulunan önemli ana arterlere cephe veren parsellerde K+T (zemin kat ticaret, üst kat konut) lejandı ile konut fonksiyonunun yanında ticaret fonksiyonu da getirilmiştir”
Planda; Konut+Ticaret alanlarında; konut, perakende ticaret, hizmet, mağaza, büro, iş yeri, yeme-içme faaliyetlerine dönük çayevi, lokanta, kafeterya gibi hizmet birimleri, resmi kurumlar, banka ve finans kurumları, kitapevi, dernek, sosyal ve kültürel tesisler yer alabileceği öngörülmüştür. ( zemin ticaret üst katlar konut)
Konut+Ticaret alanları dışında; konut alanlarındaki yapıların yalnızca zemin katlarında, umuma açık istirahat, eğlence yeri, cafe, cafetarya, lokanta, çay ocağı içermeyen, bölge günlük perakende ticaret ihtiyaçlarının temini için ticari birim talepleri İlçe Belediyesi’nce değerlendirileceği hükmü getirilmiştir.
-     Konut alanı olarak tanımlı bölgelerde bina zemin katında bulunan dükkanların cafe, cafeterya, eğlence yeri vs vs amacıyla kullanılamayacağı ; semtin gündelik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik işlevle dükkanların kullanılabileceğini ama bunun da yine belediyenin izni dahilinde olanaklı olduğu sonucu mu çıkartmalıyız ?

-     Bu ilke konut alanlarının korunması açısından yerinde bir düzenleme gibi görünüyor . Tapuda dükkan olarak kayıtlı bir yer zaten sadece ticaret fonkisiyonuyla işlevlendirelecek ama fonksiyonun niteliği yani bakkal mı kitapçı mı vs olacağı semtin ihtiyaçları  - belirli fonksiyonlara sınırlama getirilmesi- gözetilerek mi belirlenecek. Bunu belediye mi yapacak ? Bu durumda Cihangirin K+T olmayan sokaklarındaki kafeler, lokantalar, dans okullarının kapatılacak mı ?

-     Akarsu ve Cihangir Caddeleri arasındaki fark nedir ki biri konut alanı diğeri K+T olarak  belirlenmiş. Cihangir Caddesinin yarısını kaplayan otopark iş yeri değil mi ? Akarsu Yokuşu Caddesi sadece cadde olan kısmı değerledirilerek mi bu karar alındı ? Bir caddedeki konut işyeri oranına bakılarak mı karar veriliyor ? Akarsu Yokuşu Caddesi uzun bir cadde ve merdivenli kısmı bu değerlendirme yapılırken hesaba katıldı mı ? Akarsu Yokuşu caddesinine eski lejantı ne idi ? Konut mu ? Konut ise niye otel ve işyeri açılmasına izin verildi ?

4- Bazı adaların iç kısmı park alanı olarak tanımlanmış:
-    Akarsu Caddesi- Anahtar Sokak- Kasatura Sokak ve Defterdar Yokuşu’nun çevrelediği ada .

-    Akarsu Caddesi- Anahtar Sokak-Tüfekçi Salih ve Coşkun Sokağın çevrelediği adanın orta kısmı.

-    Soğancı Sokak- Oba Sokak- Havyar Sokak ve Güneşli Sokağın çevrelediği ada.
Planda “Park ve Dinlenme Alanları” ile ilgili tanım oldukça geniş kapsamlıdır.

1- Kamulaştırma/istimlak konularının açıklığa kavuşturulması gerekir.

2-Konut alanında ada iç kısımlarının kamuya açılmasının beraberinde getireceği gürültü, güvenlik vs konuların düşünülmesi gerekir.

5- Sıra Selviler Caddesi üzerinde yer alan İş Bankası yanındaki açık otopark girişi Soğancı Sokak’ta bulunan kapalı otoparkla birleştirilerek  katlı bir otopark yapılıyor (6.50 yüksekliğinde)

Söz konusu planda :
“Dokuyu olumsuz yönde etkileyen yapılanmalara getirilecek kısıtlamalar ile yapı yoğunluğunun azaltılması suretiyle görsel yaşam standartlarının yükseltilmesi ve görsel değerler bütünlüğünün sağlanması” gerekir diyor.
-     Katlı otoparklar ne kent estetiğine uygun ne de koruma planı ilkelerine .

-     Üstelik komşu parsellerdeki yapılar açısından havasızlık, hava kirliliği gibi bir çok soruna neden olacaktır.

-     Mevcut yoğunluğu birkaç kat artacak otopark ile araç giriş-çıkışının beraberinde getireceği trafik sorunu daha da büyüyecektir. Bu tür kararlar verilirken aynı aks üzerinde 3 hastane olduğunun unutulmaması gerekir.

6- Genel olarak yükseklikler artırılmış ama plana bakınca söz konusu binaların komşuluğunda yer alan bina yükseklikleriyle aynı seviyeye geliyor. Bu uygulamanın sonuçları hem kent silüetine yapacağı etki hem de manzarası etkilecenek ve ekonomik değer kaybı yaşayacak binalar açısından ele alınabilir.
7- Sıra Selviler Caddesi üzerinde yer alan Garanti Bankası binasının yanındaki çıkmaz sokak ( Bakraç Sokağın devamı ) planda araç trafiğine açılıyor görünüyor.
Bu uygulama istimlak/kamulaştırma meselesi ne oldu ?  Ancak o sokaktaki işletmecilerle yaptığımız konuşmada belediyenin sokağı trafiğe değil yaya kullanımına açtığını  bu nedenle mevcut ahşap döşemeleri kaldırtıp yerine ortada yaya geçişine ayrılmış bir yeni düzenleme yapıldığını  öğrendik. – belediyenin bilgisi dahilinde ya da belediyece  çalışma halen devam ediyor -.
8- Taksim İlk Yardım hastanesi ile ilgili Avan Proje nedir ?
9- Yayalaştırmalar;
Cihangir Caddesinin yayalaştırılmasının tartışılması gerekiyor. Planda hata yaptıkları çok açık. Otopark giriş-çıkışının düzenlenmesi ile caddenin bir kısmı trafiğe açılmak zorunda görünüyor. Nasıl bir revizyon yapılacak ? Cihangir caddesi ve ona açılan ara sokakların yayalaştırılması hakkında semt sakinleri ve oradaki işletmeler neler düşünüyor ?

30 Ocak 2011 Pazar

Kentsel Dönüşüm ve Değişimi Kapital'le Anlamak

"... Tedirginiz, müdahil olamadığımız karar süreçlerinin sonuçlarına katlanmak istemiyoruz...."

27 Ocak 2011 Perşembe

YÖNETMELİK MADDELERİ İHLAL EDİLDİ KATILIM HAKKIMIZ ENGELLENDİ

KORUMA PLANLARIYLA İLGİLİ YÖNETMELİĞİN 6. MADDESİNİN f FIKRASI ŞÖYLE DİYOR:

   f) Plan hazırlama süreci içerisinde idarelerce plan yapılacak alanda ilgili meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, üniversitelerin ilgili bölümleri, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren işyeri sahipleri ve etkilenen hemşerilerin katılımı ile plan kararlarının oluşturulmasından önce sorunlar, olanaklar, vizyon, hedefler, araçlar, stratejilerin oluşturulması üzerine ve taslak planın oluşturulmasından sonra taslak planın görüşülerek koruma bölge kuruluna sunulacak son şeklini alması için asgari iki toplantı düzenlenir.


 Bu toplantıların halka duyurusu idarece köyler ve belde belediyelerinde mahalli anonslar ve ilan panoları ile, büyükşehir olmayan belediyelerde mahalli anonslar, ilan panoları ve yerel yazılı yayın kuruluşları aracılığıyla, büyükşehir belediyelerinde ise koruma alanında mahalli anonslar, ilan panoları, yerel yazılı ve görsel medya kuruluşları aracılığıyla yapılır. Ayrıca bu toplantılar ilgili meslek odalarına, üniversitelerin ilgili bölümlerine ve sivil toplum kuruluşlarına idarece toplantılardan onbeş gün önce toplantılara ait dokümanlar ve gündem yazılı olarak da bildirilir. Bu toplantılarda dile getirilen görüşler toplantıya katılan ilgili kurum, kuruluş ve kişilerce ayrıca yazılı olarak idarelere sunulur. Bu görüşlerin belirtildiği tutanaklar koruma bölge kuruluna sunulmak üzere koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletilir. Müdürlük bu tutanakları arşivleyip, saklamakla sorumludur.

BU PLAN HAZIRLANIRKEN SEMT SAKİNLERİ TOPLANTILARA ÇAĞIRILMADI . KATILIM HAKKIMIZ ENGELLENDİ.

Galata Porta İhtiyaç Varmış !

26 Ocak 2011 Çarşamba

Beyoğlu'nun yeni İmar Planı'nından semt sakinleri hiç memnun değil.

Fikirtepe: Zenginle Yoksulun Mülkü Aynı Değerde Değil

"... elverişli bir konutta, sağlıklı bir çevrede, temiz suya erişimin ücretsiz olduğu, işe ulaşmak için yolda geçen vaktin hem az hem de çalışma saatine dahil olduğu , kent arazilerinin yeşil alanlara ve sosyal donatı alanlarına ayrıldığı bir kent talebi kent bağlamında sosyal bir siyaset iddiasının alt sınırıdır."

Beyoğlu'nun gelecek planı hazır


25 Ocak 2011 Salı

Başkan'ın Taksim projesi

Biz bu plana Hayır diyoruz.

"Kent Hakkı" en temel insan haklarından biridir ancak bu hak bireysel değil kollektif bir haktır. Bu hakkın kullanımı kentlilerin kent yönetimine katılmaları ile mümkün olur. Plana konu olan bölgede yaşayanları dışlayarak hazırlanan Beyoğlu koruma amaçlı uygulama planına en başta plan hazırlık aşamasında bölge yaşayanlarının bu sürece katılımlarının sağlanması şartını yerine getirmediği için karşı çıkıyor ve HAYIR diyoruz.

24 Ocak 2011 Pazartesi

Beyoğlu Koruma(MA) Planı

CİHANGİR BÖLGESİ İÇİN SAPTAMALAR

1. Roma Bahçesinin bulunduğu Arkeolojik Sit Alanı, 2 Numaralı Anıtlar Kurulu kararı ile koruma altına alınmış olmasına karşın karar hiçe sayılarak Yenileme Alanları kapsamına alınıyor ve
1.1. Defterdar Camii’nin önündeki alana Belediye Sosyal Tesisi, 1.2. Tüfekçi Salih Sokağını Sanatkarlar Caddesine bağlayan Merdivenli yol ve yanındaki yeşil alana Belediye Sosyal Tesisi, 1.3. Roma Bahçesinin giriş kapısında bulunan Çocuk Parkının olduğu alana Belediye Sosyal Tesisi olmak
üzere 3 ayrı bina öngörülüyor.
2. Tophane-i Amire Binasının hemen arkasında halihazırda otopark olan alanı da içine alacak ve silueti bozacak şekilde H.9.50 yüksekliğinde (61 Ada 1-2-3-20-21 parsellere) yapı öngörülüyor.
3.Roma Bahçesi giriş kapısı karşısındaki tarihi ahşap binaya bitişik 9.50 yüksekliğinde, tek katlı müstakil bina önüne h.9.50 ve Akarsu yokuşunda bulunan alçak katlı tüm yapılar yerine 9.50 yükseklik izni verilmiş yapılar öngörülüyor. Bu kararla bu sıradaki binaların görüşünün kapanmasının ötesinde silueti tamamen değiştirecek bir müdahalede bulunuluyor.
4. Salı Pazarı Bayırı üzerinde hali hazırda olmayan 6 adet 12.50 yüksekliğinde bina yapımı öngörülüyor.
5. Susam Sokağı ile Kumrulu Yokuşun kesiştiği yerde bulunan boş alana Belediye Sosyal Tesisi öngörülüyor.
6. Daha önce mahkeme kararı ile “yeşil alan” olarak tescillenmiş bulunan eski Ege Bahçesi’nin olduğu alanın bir bölümü yapılanmaya açılıyor. Ege bahçesi anılarda kalıyor.
7. Sıraselviler Caddesi Garanti Bankası yanındaki çıkmaz sokak, Adile Naşit Sokağı ile birleştirilerek araç trafiğine açılıyor.
8. Cihangir Caddesi ve yan yollar yayalaştırılıyor. Otoparka giriş imkanı kalmıyor.
9. Cihangir Taksinin olduğu alanda 15.50 yapılanma öngörülüyor.Taksi durağı kaldırılıyor.
10. CGD tarafından Dava açılarak satışı iptal edilen Savoy Balık’ın önündeki eski park alanı 3 misli büyütülerek yeşil alan ilan ediliyor.
11. Yeşil alan ilan edilen alanın arkasında kalan ve halen otopark olarak kullanılan alan Soğancı sokaktan girişi bulunan kapalı otopark alanı ile birleştirilerek yan binalara neredeyse bitişik nizam olmak üzere H.6.50 kotunda büyük bir katlı otoparka dönüştürülüyor.
12. Maksim Gazinosunun bulunduğu alan ve arkasındaki tüm adaya Sıraselviler Caddesinden 26 mt yüksekliğinde Belediyesinden onaylanacak avan projesine gore buyuk bir inşaat öngörülüyor.
13. Cihangir Camii altında kalan arsaya ahşap bina yakılarak yapılan ve davası devam eden apartman projesinin yanına, sarnıcın üzerinden geçen bir yol öngörülüp, yolun bitimine de yeni bir apartman konumlandırılıyor.
14. Etap Marmara Otelini de içine alan adaya Kuruldan onaylanacak projeye göre yapılanma öngörülüyor.
15. Galatasaray Lisesinin arka bahçe duvarının olduğu tarihi taş duvar yıkılarak, silueti de olumsuz etkileyecek şekilde H.12.50 yüksekliğinde otopark yapımı öngörülüyor.
16. Doğan Apartmanının yanındaki boş alana yapılanma öngörülüyor.
17. Domabahçe Sarayı ile Camii arasındaki alana “Ihya” yontemi ile yapılanma öngörülüyor.
18. Taksim’deki tarihi “Su Maksemi” arkasına Camii yapılması öngörülüyor.

Tüm bu tespitlerin dışında planlarda semt yaşamını olumsuz etkileyecek en önemli sorunlar olarak;
A. Firuzağa Camiinden bir tarafta Akarsu Caddesi, diğer tarafta tüm Çukurcumayı içine alacak şekilde Galatasaray’a kadar ve Tophane Caddesi’nin bulunduğu alanlar “Konut” bolgesinden “Ticaret ve Turizm” alanına dönüştürülüyor. Bu karar öncelikli olarak bu bölgelerdeki zamanla çevresindeki konut alanlarının tamamen yokolmasına dolayısı ile semt yaşamının kaybolmasına neden olacaktır.
B. Emek Sinemasını da içine alan Tarlabaşından Istiklal caddesine uzanan büyük bir bölge “Yenileme Alanı” ilan edilerek Sulukule’de yaşanan, Fener Balat’ta ve Tarlabaşında yaşanmak üzere olan, sosyal, kültürel ve kentsel büyük sorunları beraberinde getiriyor. Benzer şekilde sınırları nasıl tespit edildiği anlaşılmayan “Gül Baba Hazresini de içine alan bir bölge” ile “Galataport” projesi birleştirilmesi endişesi yaratan “Tophane-i Amire binasını da içine alan” 2 bölge yenileme alanı kanuna tabii tutuluyor.
C. Kabataş iskelesinin olduğu alanda denizde dolgu yapılarak, boğaz dokusu bozularak büyük bir transfer merkezi öngörülüyor.

GALATA BÖLGESİ plan taslağı üzer

Elimizdeki 1/1000 plan taslağından incelediğimiz paftalar (Galata Bölgesi):
İstanbul-F21-c-25-a-3-b
İstanbul-F21-c-25-a-3-c
İstanbul-F21-c-25-b-4-a
İstanbul-F21-c-25-b-4-d
İstanbul-F21-c-25-c-1-a
İstanbul-F21-c-25-d-2-b

Yaptığımız incelemede yüksekliklerle ilgili 1-2 örnek dışında ciddi bir çalışma henüz yapamadık.

1. Plan kapsamında işlevi “konut+ticaret” olarak tanımlanmış yerlerde ticaretin tanımının ve sınırlarının belirlenmesi gerekir. Bu tanım ve sınırlamaların planda vurgulanmaması bölgedeki konutlarda yaşayanlar hane halkı için ciddi zorluklara neden olabilir. Ya da bölgede ticari yatırım yapacak kişilerin komşularıyla aralarında çeşitli gerginlikler yaşaması sonucunu yaratır.
2. Kılıçali Paşa Hamamı önünün yeşil olarak tanımlanması son derece olumludur.
3. Tophane’de halen benzin istasyonu olarak kullanılan yerin itfaiye alanı olarak belirtilmesi son derece olumludur, yaşamsal gerekliliktir. Ancak bu parsel üzerine 4 kat yapılaşma verilmesi gereksizdir. Burada çok büyük bir itfaiye tesisi zaten kurulamaz. İtfaiye ihtiyaçları için 2 kat da yeterli olur. Bu genişlikteki alanlarda 1 ya da 2 katlı itfaiye binalarıyla ilgili dünyadan sayısız başarılı örnekler toplayabiliriz. Bir yaşamsal gereksinimi gerekçe olarak göstererek, gerekmeyen yoğunluk artışı istemek uygun değildir.
4. Faysal Finans+Şekerbank yapı adası içinde mülkiyeti bir bankaya ait olan ve üzerinde sur kalıntıları olan bir parsel yapılaşmaya açılmıştır.
5. Ali Hoca Camisi yanında daha önce yanan ahşap binanın yerine daha yüksek bir yapı yapılması olanaklı kılınmıştır. Burada yanan bina kadar bir yapı yapılmasını olanaklı kılacak bir düzenleme yapılmalıdır.
6. Ali Hoca sokakta İETT lojmanı altındaki trafo harita ve planlara işlenmemiştir.
7. Eski ABD konsolosluğu karşısındaki trafo harita ve planlara işlenmemiştir.
8. Arap camii arkasındaki trafo harita ve planlara işlenmemiştir.
9. Kırım Kilisesi yanındaki arkeolojik alanda kaçak olarak yapılan bina planda yine kaçak olarak kalmıştır. Plandaki tercih doğrudur. Ancak belediyenin son dönemde göz yumarak yapılmasına engel olmadığı bu binanın yıkılmasını sağlayarak planın daha yürürlüğe girmeden delinmesine izin verilmemesi etik ve yasal bir zorunluluktur.
10. Plan kapsamında bir çok kamu mülkü sosyal kültürel tesis diye belirtilmiştir. Bu tesislerin bir çoğunun işletmeye verilecek gazino, restoran vb. yerler olacağı sezilmektedir. Bölge bu tür işyerlerine fazlasıyla doymuştur. Eğer kastedilen konser, tiyatro salonu, çeşitli eğitim, kurs çalışmaları yapılacak yerlerse bu daha açık olarak belirtilmeli, bölge halkının hangi sosyal kültürel ihtiyaçlarının karşılanacağı plan notlarında yer almalıdır.
11. Tophane Parkı içinde bir sosyal kültürel tesis binası öngörülmüştür. Burası halen yeşil alan olarak kullanılmaktadır. Burada yeşilin azaltılarak yoğunluk artıracak bir binaya yol vermek son derece olumsuzdur.
12. GS lisesi arkası 12,50 yükseklikte KOP tarihi bir duvarı ve peysajı perdeleyecek hatta yok edecektir.
13. Çapanoğlu sokaktaki Belediye Hizmet alanında ne hizmeti verileceği bilinmemektedir. Bu parselde yıllardır yüksek levhalarla çevrilmiş eski bir konak ve yeşil alan vardır.
14. Narmanlı Yurduna 18,50 yükseklik verilmesi, tarihi bir yapının aslının bozulmasının yanı sıra yoğunluk artıracağı için olumsuzdur.
15. Kasımpaşa Stadı üstünde halen yeşil bir park olan yere sosyal kültürel tesis yapımı öngörülmüştür.
16. Yanıkkapı’daki su haznesi sosyal kültürel tesis binasına çevrilmiş.
17. Doğan apt yanındaki eski tenis kortu h=15,50 binaya çevrilmiş.
18. Eski Yahudi lisesi (Haliç Üniv.) özel eğitim tesisine dönmüş.
19. Kasımpaşa Lisesi ve Tevfik Sağlam yenileme alanı kapsamına alınmış. Bölge okulsuzlaştırılmaktadır.
20. Kanser Derneği’nin bulunduğu yerin Florance Nightingale Üniv’e verilmesi konusu.

AYASPAŞA keşif ve gözlem notları

1- F21-c-25-b-3-a paftası Tarık Zafer Tunaya sokak , Hacı İzzet Paşa yokuşu güzergahında yokuşun mevcut hali merdivenli ve başlangıç-son kot farkı fazla,araç trafiğine elverişli değil.Buna karşın paftadaki gösterilim yol bağlantısı şeklinde.Açıklama istenmeli,merdivenli sokaklar korunmalı.
2-Aynı pafta Karun Çıkmazı Denizhan/T.S.K Bankası ek binaları arasından geçip mevcut Denizcilik İşletmeleri tarafından kullanılan,yarı terk edilmiş görünümlü bina önünde son bulan sokak paftada açılmış yol olarak görünüyor.Akbank’ın köşesinde yer aldığı Meclis-i Mebusan yokuşuna bağlanıyor.İstimlak/Kamulaştırma/İmar Hakkı Devri konularının açıkca belirtilmesi istenmeli.
3-Çelebi Hamam sokak tarafında yine bu gösterilmiş olan yolun mevcut sokağa bağlanması için hem Çelebi Mutfak Şirketi’nin içinde bulunduğu bina eklentisinin,hem de Norveç Konsolosluğu’nun yer aldığı binanın kesilerek açılması gerekiyor.Yıkılacak D.İ tarafından kullanılan binanın yerine,yolun iki yanına H:12,50 yeni bina yapılacağı,yoğunluk artışı olacağı anlaşılıyor.İtiraz konusu olabilir.
4-Aynı pafta “Can Feda Çıkmazı” mahallinde kapalı depo ve açık otopark alanı mevcut.Çelebi Mutfak arkası bu alana açılıyor.Buraya H:12,50 yeni yapı çizimi yerleştirilmiş.Mevcut iki yapı arası sokak geçişine yeterli değil.Yıkıp yenileme mi ?Yoksa tadilat mı?Kayıtlı değil.Yapı yoğunluğu artışı oluyor mu?İncelenmeli.
5-Çeşme yanı Merdiven Çıkmazı üst sıra yapılara yeni imar durumu verilecek ise Cennet Bahçesi altı istinat duvarı sistemine müdahale edilecek mi?İncelenmeli.
6-Ömer Avni Camisi arkasından geçen ve funiküler tüneline kadar ilerleyen gösterilim ne ifade ediyor?İncelenmeli.
7-F21-c-25-b-2-d paftasında Asker Hastanesi arkası ile A.K bahçesi arasından geçip üst yanı otomatik bariyer,alt ucu alçak barikat ile kapatılmış yol , bina kullanımı değişince ortadan kalkacak mı?Alanın kültürel tesis amaçlı birleşim halinde ne duruma geleceği konusunda açıklama istenmeli
8-Fındıklı-Kabataş kıyısını gösteren paftada kıyı çizgisi şeklinde gösterilen kesikli çizgi izlediği hat bakımından mevcut durumu kıyının fiziksel ve doğal hattından farklıdır.Her ikisine de uyum göstermeyen bir nitelik taşımaktadır.Referans noktası olarak kullanılma özelliği olduğu için(ölçüm amaçlı)kurala uygun hale getirilme konusu görüşülmeli.Kıyı kenar çizgisi dışında yeşil alan olamaz.
9-Namık Kemal İlköğretim Okulu gösteriliminde H 5 KAT NOTU işlenmiş.Mevcut bina da eski eser olarak tescil edilmiş değil.Şu anda yapılan güçlendirme ve onarım işi dış cephe ısı izolasyonu işlemini de içermektedir.Bir yandan yapının şimdiki hali ile yerinde kalacağını; ,diğer yandan onarım gördüğü için eski eser olmaktan çıktığı sonucunun doğabileceğini göz önünde tutmak iyi olur.Halbuki milli saraylara lojman olarak yapılmış bina olduğundan ötürü tarihi eser olarak tescili istenmeli.
10-Lejand’a konutlar belirtilsin diye bir sembol ve renk konmamış.Renkli çalışmada hali hazırda açık renk(muhtemelen pembe- yavru ağızı renkli)boyanmış olan yerlerin konut olduğu görülüyor.Bu renk kodu da zikredilmiş değil.Aynı durum tarihi yapılar için hem tarama hem de kahverengi olarak mevcut.Bu durum Lejand’da yer almıyor.

BEYOĞLU İÇİN ALARM ÇANLARI ÇALIYOR

BİRGÜN Gazetesi
BEYOĞLU İÇİN ALARM ÇANLARI ÇALIYOR!
17:34 11 Ocak 2011
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Beyoğlu tarih boyunca kentteki yeniliklerin ilk defa yaşandığı bir yer olmuş. İlk aydınlatma, ilk havagazı, ilk basınçlı şehir suyu, ilk imar planı, ilk çöp toplama, ilk kültür salonu, sinema, ilk modern okul, ilk modern hastane, ilk belediye… Ama gelecekte Beyoğlu kentin en kaotik, en yaşanmaz, en yönetilemez, en niteliksiz semti olabilir. (Bu gidişin işaretleri de yok değil. Daha şimdiden Beyoğlu bir suç cenneti olmaya başladı. Yoldan geçen insanların bile başına neler geliyor.) “Hadi canım, bunu nereden çıkarıyorsunuz” diyenler olacaktır hiç şüphesiz. Ama unutmayalım, kenti iyileştiren, geliştiren, barış ve mutluluk haline getiren de biraz yönetimlerin uyguladıkları kamusal programlardır. Eğer yönetimlerin gözü insanı görmüyorsa, insanı değil de çıkarı, parayı, yolsuzluğu, haksızlıkları öne çıkarıyorsa, o zaman insanların yararına işler nasıl yapılabilir, haksızlıklar nasıl engellenebilir?
Eğer geçmişte Beyoğlu’nda bir takım yenilikler yaşandıysa, bu gelişme yalnızca çıkara bağımlı bir yönetim anlayışı ile olmadı. Gelişmeler bölgenin en iyi okulları, hastaneleri, kültür yatırımları ile, yani  yenilikçi bir yönetim anlayışı ile oldu. Bugün ise Beyoğlu yenilikçi olmak şöyle dursun, günümüzün planlama anlayışı ile çelişen, kentsel bütünü yalnızca bir imar işi gibi gören bir yaklaşıma teslim olmak üzere. Dünyadaki yenilikçi deneyimlere sahne olan kentler planlama anlayışını çok işlevli ve yaratıcı süreçlere açarken, kalkınmayı, gelişmeyi insan temelinde ele alırken, Beyoğlu için tam 17 sene gecikmeyle hazırlanan plan, gelişmeyi yalnızca imara açma operasyonu olarak tanımlıyor. Tarihi kent dokusundaki yapılaşma dışı alanları imara açılması gereken “boşluklar” olarak algılayan, dolayısı ile bütünlüklü bir kent dokusu olarak korunma önceliğini getiren SİT alanı kararını yok sayan, kentin tarihsel topografyasını yok eden bu belgeye “koruma planı” adı verilmesi olsa olsa bir şaka olabilir. Bırakın “koruma planı” olarak adlandırmayı, bu belgeye “plan” diyebilir miyiz?
17 sene önce doğan bir bebek bile bugün yetişkin insan oldu. Böyle bir belge yaşanması gereken sürecin, kent için önemli bir fırsatın nasıl heba edildiğinin belgesi.  
Beyoğlu’nun SİT alanı olmadan önceki normal imar planında dahi olmayan yerleri yapılaşmaya açan ve herhalde muziplik olsun diye adına “Koruma Amaçlı İmar Planı” denen belge ne anlama geliyor? Bu belge ilk önce üniversitelerde şehir planlama disiplini kapsamında elde edilen bütün gelişmelerin, birikimin bir zamanlar kent yönetimleri açısından yeniliklerin sergilendiği Beyoğlu’nda iflas ettiğine! Çünkü kentin tarihsel merkezinin yalnızca çıplak imar faaliyeti mantığı ile bir fiziksel varlık olarak ele alınması ister istemez onu yalnızca inşaat yapılabilecek bir alan haline getirmeyi hedefliyor.
Şaşıracaksınız ama (söylendiğine göre) SİT alanı ilanı, yani bütünlüklü koruma gerektiren yer ilan ederek geçmişteki mevcut imar planını “koruma amaçlı” olmadığı için iptal eden Koruma Kurulu da onaylamış! Şimdi bu belge “plan” niyetine askıya çıkıyor!
 Diyeceksiniz ki artık SİT alanı mı kaldı, “koruma amaçlı” plan mı kaldı, bölgenin birçok parçası “Yenileme Alanı” ilan edilerek, zaten bu planın kapsamı dışında kaldığına göre? Zaten bu belgenin böyle bir sorunu yok.
Belgeyi (yani “Koruma Amaçlı Planı”) görenlerin anlattığına göre, Beyoğlu’nda yapılmak istenen ne kadar kıyıda köşede imara açılmamış yer varsa, onları inşaat alanı haline getiren bir boşlukları doldurma oyunu. Oyunun adı da şu: Beyoğlu’nda neresi boşsa doldur!
Bakın planda ne sürprizler var?
1. Yıllar önce, normal imar planında “manzara terası” olarak gözüktüğü halde, SİT alanı ilanı ile birlikte “geçici yapılaşma koşulları”nı Koruma Kurulu’na bırakılması sonucu imara açılmaya çalışılan Susam Sokak’taki parsel, kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen tekrar imara açılmaya çalışılıyor. Oysa Koruma Yasası, SİT alanı ilanı ile birlikte mevcut imar planını yürürlükten kaldırırken, “şimdi istediğinizi yapabilirsiniz, her şey serbest” demiyor. Eğer bu plan yürürlüğe girerse, hem koruma amacı, hem mahkeme kararı ayaklar altına alınmış olacak. Susam Sokak’ta oturan bazı insanların da manzaraları yok edilecek ve mülklerinin değeri düşecek.
2. Sıraselviler Caddesi’ndeki eski benzin istasyonunun olduğu parsel çevresindeki yapılar yüksekliğinde imara açılıyor, kat otoparkı olarak. Oysa burası bitişik nizam yapıların oluşturduğu bir yapı adasının ortasındaki boşluk! Yani aslında bu belgeyi hazırlayanların algıladığı gibi tanımsız bir boşluk falan değil, kentin SİT alanı kararıyla korunmaya çalışılan morfolojisinin bir unsuru! Daha önce, yani Beyoğlu SİT alanı ilan edilmeden önce benzinci olmasının nedeni de bu. Bir düşünün, normal imar planında bile dikkate alınan yerleşim alanının bu özelliği güya koruma amaçlı planda fark edilmiyor ve yok ediliyor! Bu boşluğun etrafında yer alan binaların sakinleri pencerelerini açtıklarında karşılarında duvar görecekler! Öyleyse yolları, caddeleri de inşaata açalım bari tam olsun. Ama gene de sormak gerekiyor: Acaba böyle bir “koruma planı” dünyanın neresinde görülmüş?
3. Geçmişte defalarca imara açılmaya çalışılan, ancak STK'ların girişimleri sonucu korunan Beyoğlu'ndaki son yeşil alan, "Roma Bahçesi" sosyal tesis alanı olarak bir kaç köşesinden imara açılıyor. Ancak yalnızca imara da açılmıyor, kalan boşluk ise bu yapılara verilen işleve göre, bu tesislerin özel bahçesi haline getiriliyor, yapıların dışından erişime kapatılıyor. Bunun ne anlama geldiğini bu yeşil alanı tanıyanlar bilir. Binaların yerleştirildiği alanlar bu rekreasyon alanına erişim yerleri. Ayrıca bu yeşil alan dışında bir çok "boşluk" da imara açılıyor.
4.  Galatasaray Lisesi’nin arkasında yer alan ve tıpkı kent surları gibi kentin tarihsel topografyasının önemli bir unsuru olan eğimli taş örgülü istinat duvarı yıkılarak çevresindeki yapılar yüksekliğinde bir kat otoparkına dönüştürülüyor! Hatırlatmakta fayda var: Bu belgenin adı da “koruma planı!”. Başka bir yerde olsa, böyle bir yıkımı gerçekleştirmeye çalışanlar ve bunu onaylayan kurumlar değil koruma planı yapmak, yalnızca bu tasavvurları (ve girişimleri) ile olsa olsa bir cürüm işlemiş olurlar!
5. Koruma planının başka bir özelliği de “ihya” adı altında yapılaşma dışı alanlarda bina hortlatmak! Üstelik yapıya ait bir belge, görüntü bulunmasa bile bu binalar “olsa olsa” yöntemiyle tarihi biçimli taklit binalar olarak yapılacak! Plan Dolmabahçe Sarayı ile Camisi  arasındaki merasim alanına, onların önüne bile bina kondurmayı hedefliyor. Bu yöntemle eğer bütün boşluklara, parklara geçmişte bir zamanlar orada yer aldığı tahmin edilen, bilinen bütün yapılar yeniden inşa edilirse, Beyoğlu’nun halini bir düşünün. Peki o zaman bu müthiş koruma anlayışına neden o tarihlere dönüp bütün sonradan yapılmış binalar yıkılmıyor? Cevap: Hayır, bu yöntem yalnızca yapılaşma dışı alanlar için geçerli! Tarihi kent merkezindeki yapılaşma dışı alanları “boşluk” olarak algılayan, SİT kavramını böyle yorumlayan bir plana koruma planı diyebilir miyiz?
6. Fındıklı İlköğretim Okulu gibi Cumhuriyet döneminin önemli bir mimarlık örneğini yoksayan, parseli imara açılacak bir boşluk gibi değerlendiren, bahçesini imara açan bu belgeye “koruma planı” diyebilir miyiz?
7. Beyoğlu’nun konut dokusunun yer aldığı bölgelerini “ticaret alanı” ilan ederek kullanım biçimini değiştirmeye, yapıların yıkılarak yeniden inşa edilmesine yol açacak bir plana koruma planı diyebilir miyiz?
Örnekleri saymakla bitmez. Ancak “koruma planı” diye sunulan bu belgenin bir önemli çelişkisi daha var: SİT alanı kavramını ve kararını yok saymak!
Tarihsel merkezin bütün kıyı şeridini, SİT alanının bütününü etkileyecek olan en dinamik bölgesini kapsam dışı bırakmak! Kentin tarihsel çekirdeğini bir şerit halinde kuşatan bu önemli bölgenin planlanmasını, yani nasıl ve hangi amaçlarla kullanılacağını Özelleştirme İdaresi’nin tasarrufuna bırakan, tarihsel dokusunun büyük bir bölümünü “Yenileme Alanı” olarak tanımlayarak kapsam dışı bırakan bir belgeye “koruma planı” diyebilir miyiz? Böyle bir ayrım Koruma Yasası’ndaki “SİT alanı” ilan edilme koşulları, yani bütünlüklü bir yaklaşım geliştirme amacı ile çelişmez mi? Eğer bu bir şaka değilse, eğer 17 senelik bekleyişin ardından birileri bizimle dalga geçmiyorsa, o zaman vay halimize!
Çünkü bugünün şehircilik anlayışının, koruma planlarının bu tür imara açma girişimleri ile uzaktan yakından bir ilişkisi olamaz. Normal planlar bile artık kentsel canlandırmayı içeren sosyal unsurlar ile birlikte geliştirilmek zorunda. Eğer şaka niyetine de olsa bu belgeye “koruma planı” denirse, Koruma Kurulu’nun bir karar daha alıp Beyoğlu’nun SİT alanı kararını da kaldırması gerekecek. Ama gene de Beyoğlu’nda “koruma amaçlı” olmayan bir plan dahi yapılsa, karşınızda bu kadar standartları olmayan, çelişkili bir belge olmayacağından emin olabilirsiniz.

Korhan GÜMÜŞ

21 Ocak 2011 Cuma

Beyoğlu, Kentsel Sit Alanı 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı

Beyoğlu, Kentsel Sit Alanı 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı Beyoğlu Belediyesinde 14 Ocak 2011 tarihinde askıya çıkmıştır.

http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/23263.html

İlgili yönetmeliğin 9. Maddesi

Askı süresi içinde koruma amaçlı imar planlarına itiraz edilebilir. İtirazlar idarelere yapılır. İdarece itirazlar en geç otuz gün içinde değerlendirilir ve karara bağlanır. Alınan karar, koruma amaçlı imar planında değişiklik yapılmasını gerektirmesi halinde koruma bölge kurulunun değerlendirmesine sunulur.

Cihangir ticaret, eğlence ve turizm bölgesi DEĞİLDİR ! Konut alanıdır.

Bir konut alanı olan Cihangir hızlı bir dönüşüm geçirmektedir. Sayıları her geçen gün artan kafe ve restoranlar semti bir eğlence merkezi haline getirirken, konutların yerini iş yerleri, apart oteller almakta ve semt süratle bir ticaret ve eğlence merkezine dönüşmektedir. Sorunlar çok yönlü ve katmanlı.


Mahalledeki neredeyse bütün dükkanların kafe ya da restoran haline gelmesi kamusal alanların işgal edilmesine neden olmakta ve ayrıca semt sakinlerinin yaşamını dayanılmaz kılan gürültü sorununu da beraberinde getirmektedir.


Bir çok konut iş yerine kiraya verilmekte, komle binalar otel, iş merkezi gibi konut dışı fonksiyonlarla kullanılmaktadır.


Cihangirdeki bu dönüşümü durdurmak mümkün. Cihangirin konut alanı olarak kalmasını isteyen herkesi neler yapabileceğimizi tartışabilmek ve yaşadığımız semtin geleceğiyle ilişkin söz sahibi olabilmek için biraraya gelmeye çağırıyoruz. Semtimize , kentimize sahip çıkıyoruz.


https://groups.google.com/group/cihangirsemtinsiyatifi?hl=tr

Cihangir Mücadelemiz

Biz Cihangir’de yaşayanlar bir süredir mahallemizi geri kazanmak için bir kampanya yürütüyoruz. Kampanyamızı bazıları “cafe” düşmanı Cihangirlilerin, bazılarıysa AKP’nin girişimi olarak tanıtmak için ellerinden geleni yap...maya çalışıyorlar. Biz sizi ne olduğumuzu iknaya çalışmayacağız; onun yerine bir hikaye anlatacağız.


Cihangir çok eski bir semt olmasının yanı sıra şu çok özlenen Türkiye mozaiğini gerçekten temsil eden bir semtti yakın zamanlara kadar. Burada her türlü azınlık –etnik ya da sosyal grup olarak- yoksullar ve daha az yoksullar birbirini sayarak ve severek yaşardı. Cihangir kışları hala kömür kokar çünkü Cihangir’i tüketmeye gelenlerin bilmediği bir başka Cihangir vardır; sobalı evlerde oturulan, mahallesinde hala bir kömür satan dükkânı olan. Terzilerimiz, bakkallarımız vardır; paranız yoksa “veresiye” elbise diktirdiğiniz, alış veriş yaptığınız. Esnaf lokantası vardır, çocuğunuzu tek başına yemek yemeye gönderebildiğiniz. Kasabımızın, manavımızın daha fazlasında gözü yoktur; köklü müşteriyi, halini hatırını soran müşteriyi tercih eder gelen geçene. Firûzağa kahvesi Cihangirli müşterisinin kaç şekerli çay içtiğini bilir; boş masa sıkıntısı olduğunda tek tek oturanlardan masa paylaşmalarını rica eder. Kafelerimiz oldu, açıldıklarına sevindiğimiz. Şafak Hanım’ın Kahvedan’ını evde çay içmeye tercih ettiğimiz, hastalandığında mahallece üzülüp azap çektiğimiz, yeni açılanları desteklemek için tek tek ziyaret ettiğimiz kahvelerimiz. Kedilerimiz vardı, koksalar da, pireleri bacaklarımıza dolansa da beslediğimiz. Başkalarının dışarıdan sevdiği, bizlerinse eziyetiyle, çilesiyle sevdiğimiz kedilerimiz. Üç tinerci gencimiz vardı, korkmayıp üzüldüğümüz.


Sonra, 2000’li yılların başında bizim iyiliğimizi düşünen “yüce merci”ler el attılar Cihangir’e! Önce mahalleyi travestilerden “temizlediler,” Sorma Gir sokağını kurtlaştırıp “Başkurt” yaptılar. Televizyon deyince “dizi” yayınlamayı anlayanlar, mahallemizi set ilan ettiler. Sokaklarımıza koca koca arabalarını sokup, gözümüze ışık dikip üstelik çalışanları sonuna kadar sömürüp sokaklarımızı, hayatlarımızı işgal ettiler. Tabii bu dizilerin, dizi bittikten sonra unutulan “oyuncularının” takılacakları kafeler olmalıydı. Cihangir’de sokağa kapısı olan her dükkana kafe teklifleri gelmeye başladı. Bir sepetçimiz vardı, seyretmesi bile zevk verirdi, bir gün baktık kafe oldu. Sonra bir baktık içine iki aynayı ancak sığdıran kuaför, olmuş bir “ünlü” kafe.


Bazı “yeme içme” gazetecileri –kendilerini gurme demek elbette mümkün değilken- bir yemek karşılığı döşendiler yazıları: Cihangir’de açılan yeni mekan diye. Hayatlarını gazetelerin “yeme içme” mekan önerilerine göre düzenleyenler, koca koca cipleri, gürültülü kahkahalarıyla Cihangir’i tüketmeye geldiler. Cipleri vardı ama ciplerini otoparka bırakacak görgüleri yoktu. Anahtarı sokakları park yeri olarak işgal eden kafe valelerine vermek ya da yol kenarlarında çiçeklik olarak ayrılmış alanlara park etmek daha havalıydı; öyle de yaptılar.
Belediye de bu süreçte etkin rol aldı. Mahallede yaşayanları dikkate almadan sabah 4’e kadar ruhsatları yüksek fiyatlara sattı. Kaldırımları, kamusal alanları işgaliye karşılığı işletmelerin hizmetine verdi. İgdaş’ın doğalgaz kombisi yerleştirmek için izin vermeyeceği daracık alanlara, mahallelinin uykularını delip geçen, hayatlarına her an yangın tehlikesini sokan sanayi tipi bacalar yaptırtarak ruhsat verdi. Mahallelinin yoğun şikayeti belediyenin sağır kulaklarını delip geçemedi. Cihangir’in en eski mekanı, gay barı her şikayette basma cevvalliğini gösteren polisimiz, “duyarlı” bir tiyatro sanatçısına ait teras katı restoranın, üniversite sınavı öncesindeki geceye denk düşen çılgın 10. yıl kutlamalarına nedense müdahale edemedi.


Evet, biz Cihangir’de yaşayanlar artık yetti diyoruz. Biz mahallemizi çeşitliliğiyle geri istiyoruz. Burasının “tüketilen değil” yaşanan bir alan olarak kalması için mücadele veriyoruz. Parkımızı geri istiyoruz, koluna girdiğimiz yaşlı annelerimizi, babalarımızı, ellerinden tuttuğumuz çocuklarımızı kaldırımların masalarla işgali nedeniyle caddenin ortasına indirme zorunluluğu olmayan sokaklarımızı, yeşil alanlarımızı, uykumuzu geri istiyoruz.


Biz, şikayet üzerine işçi çıkaran gözünü para hırsı bürümüş kafe işletmecilerini değil mahallede yaşayanlara saygılı kafe işletmecilerini istiyoruz. Biz ruhsatları ve işgaliyeyi gelir kapısı olarak gören Belediye’ye hayır diyoruz; Cihangir’in “SİT alanı” olduğunu herkesin hatırlamasını istiyoruz.
Bize kafelerin kurallara uyarak gece 12’de kapanması durumunda işini kaybedecek garsonları hatırlatanlara, önce garsonların iş güvenliklerinin sağlanıp sağlanmadığını, sigortalarının ödenip ödenmediğini kontrol etmelerini öneriyoruz. Barselona’nın Ramblas’sını, Londra’nın Soho’sunu, Paris’in Quartier Latin’nini örnek gösterip bize başka yerlere taşınmamızı önerenlere biraz şehir sosyolojisi çalışmalarını, mahalle ile eğlence merkezi kavramlarını öğrenmelerini tavsiye ediyoruz.


Cihangir konut alanıdır; burada misafirlik kuralları uygulanır. Misafir nezaketine sahip olmayanların başka “eğlence merkezlerine” takılmaları öneriyoruz.
Sevgi ve selamlarımızla